Başkanın Dönüşü

Ellerini paltosuna gömmüştü.Etrafa kısık ve şüpheli gözlerle bakıyordu.Buraya ne zaman gelse paltosuz dışarı çıkamıyordu.Kar taneleri etrafından yere süzülürken bu şehri ne kadar sevdiğini düşündü.Soğuğu seviyordu.Karı seviyordu ve dolayısıyla Fleasıda seviyordu.Eldivenini çıkartıp kenara fırlattı.Çıplak ellerini havaya kaldırıp kar tanelerine uzandı.
Burnu ve yanakları kızarmıştı soğuktan.Eline konup suya dönüşen kar tanelerini yumruk yaparak sıktı.Eiyou'un başına geçme vakti gelmişti.1 aydır hastanede yatıyordu.Ama ışık ekibinden başka bunu bilen kimse yoktu.Eğer öğrenselerdi Crypto bir adım öne geçebilirdi.
Yürümeye devam etti.Ayyakabısı karda sesler çıkartıyordu.Islak karlara her batışında biraz daha su ayakkabısına giriyordu.Suratını asarak kaderini düşündü.Böyle bir havada böyle bir ayakkabı giymek sadece aptallıktı.Ayakkabısına bakarak ilerlerken karşısındaki koca direği göremedi ve kafasını çarpıp düştü.Eliyle alnını tutuyordu.Soğukta acısı daha fazlaydı.Demire kısık sesle küfürler savuruyordu.Gözlerini açtığında sokaktaki ağacın kenarındaki kardeleni gördü.
"Kızlar çiçek severdi değil mi?" diye mırıldanıp çiçeğe emekledi.Düşünmeden çiçeği kopartıp ayağa kalktı.Cafenin ışığı gözüküyordu.Uzun zamandır o bunak hemşireden başka kimseyle görüşmemişti.Taiganın onu özlediğine emindi.(!)
Sinsice gülümseyip kapıya yaklaştı.Camlar buğuluydu.Büyük harflerle kahverengi bir renkte "Cafe" yazılıydı.Kapıtokmağına uzandı ve sıkıca kavradı.Yavaşça açarken kapınbın üstünde asılı olan çan şıngırdadı.Ama bu insanların dikkatini çekmemişti.Çünkü içeride büyük bir uğultu vardı.İlk adımını attığı gibi sıcaklık suratına vurdu.Karlı paltosunu çıkartırken Taiganın nerede oturduğunu inceliyordu.Sonunda parlak açık-kahverengi saçlarını görünce paltosunu sevinçle vestiyer kızıne fırlattı.
Taiganın arkasına geçti.Biranda omuzlarını tuttu ve bağırdı.
"Jung-man seni kutsuyor!!!"

"Jung-man seni kutsuyor!!!"
Taiga bu sözleri duyar duymaz hiç tereddüt etmeden arkasına bir yumruk savurdu.Yumruğu Jung'un kulağının yanındaydı.Gözlerinden alevler çıkıyor gibiydi.Bağırarak:
-Seni lanet olasıca pislik!!İnsanları böyle korkutmaya hakkın yok!,dedi ve yumruğunu geri çekerek sandalyesine geri oturdu.Üstünde beyaz bir kazak vardı.Altında ise kahverengi bir pantalon.Kıyafetleri normal olmasına rağmen çok sevimli görünüyordu.Parlak kahverengi saçları her zamanki gibi güzeldi.Taiga hafifçe masaya yaslanarak uykulu bir sesle:
-Geç otur.Ne de olsa başkansın.Ne başkansa...,dedi

Tam kulağının yanına gelen yumrukle tüyleri diken diken oldu.Eğer birazcık yana gelseydi suratı dağılırdı.Taiga gerçektende güçlüydü ve onun yumruğunu hiçbirzaman yemek istemezdi.Yutkundu.
"Ne harika bir hoşgeldin başlangıçı..." diye mırıldandı kendi kendine.Saldalyeyi çekip Taiga'nın karşısına oturdu.Çebinde kırılmış ve eski karbeyaz halini kaybetmiş kardelene baktı.Eğer çiçeği korusaydı Taiga sakinleşebilirdi diye düşünüyordu.Çiçeğe asık suratla bakmaktan vazgeçip Taigaya döndü.Bakış açısı değişmişti ancak surat ifadesi aynıydı.Uzuuunca Taiganın bebek yüzünü inceledi.O bebekyüzünaltında gerçek bir kaplan vardı.Çiçeği elinde çevirdi gözlerini Taiga'dan ayırmadan.Aynı etkiyi yaratmazdı belki ama...
"Al, Çiçek!"diye Taiganın gözüne soktu çiçeği tüm odunluğuyla.
"Kızlar çiçekleri sever..." sözlerinde tek bir damla bile duygu yoktu.Omuzları yavaşça düştü.Suratında mahçup bir sırıtış oluştu.
"Sen kızdın değil mi?"
İkinci bir yumruğun gelmemesi için hemen saldalyesini geri ittirdi.
"Şakaydı!Şakaydı!"
Taiganın ciddi kıyafetini inceledi masaya yeniden yaklaşırken.Kahverengi ona yakışıyordu.
"Bence bu sekreter tipi pantolonları giymemelisin... Tamam ciddi bir yerin var ama sana etek daha çok yakışıyor." dedi parıldayan gözlerle. "Mini pilili bir etek... Tıpkı loliconlara benziyorsun!"
Taigayı o kahverengi mini eteğin içinde uyurken hayal etti.Üstünde üstten 3 düğme açılmış bir gömlek vardı.Hayalindeki taiga gözlerini yavaşça açtı ve bir hentai ses tonuyle fısıldadı "Nori-sama..."
Nori ellarini birleştirip parıltılı gözlerle ayağa fırladı.
"Ne kadar sevimlii..."

Taiga hafifçe başını masadan kaldırarak:
-Tanrı aşkına...Benden öyle şeyler giymemi bekleme.Ayrıca bu sekreter tipi bir pantolon değil.Gördüğün gibi bol ve keten.Ayrıca ben çiçekleri sevmiyorum.Etekleride sadece uyurken giyerim.Ve o sapık ifadeni sil!,dedi.Taiganın yüzünde utangaç bir ifade vardı.Birşeyler söyleyecek gibiydi ama utanıyordu.Diyecekleri onun çizdiği görünüme ters düşüyordu.Sonra zorlanarak kısık bir sesle:
-Hoşgeldin,dedi

Yanaklarının kızardığını görünce şaşırdı ve kala kaldı.Biranda suratında koskocaman sinsi bir gülümseme oluştu.Elindeki çiçeği yana fırlattı gözlerini Taiga'dan ayırmadan.
Dirseğini masaya koydu.En mıyışık sesiyle konuştu.
"Utanınca daha tatlı oluyorsun..."
Yüzündeki sersem ifadeyi sildi ve yerine diğerinden daha az sersem görünen bıkkın suratını koydu.
"Geçen bir ay boyunca muşmula suratlı bir hemşireyle başbaşa kaldım...İnsan ister istemez önüne gelen kızı Hentai haliyle hayal ediyor..."
Parmağını havaya kaldırıp şıklattı.Yanlarına bir garson gelmişti.
"İki çilekli pasta.Hızlı olsun! Bekletilmekten nefret ederim!"
Ses tonu bi anda ciddileşmişti ifadesi gibi.Konu Eiyouya dönünce herşeyi unutuyordu.
"Durum nasıl? Bomba suya koyuldu mu?Hiçbir hatanın olmasını istemiyorum.Crypto sazan balıkları yemi yutmalılar!"

"Durum nasıl? Bomba suya koyuldu mu?Hiçbir hatanın olmasını istemiyorum.Crypto sazan balıkları yemi yutmalılar!"
Taiga bıkkın bir yüz ifadesiyle:
-Gerizekalı...Onlar 1 ay önce tamamlandı.Sen ise hastahanede kendine güzel bir hemşire bulmak için arabanın önüne atladın.Biz burada çalışıyoruz,dedi ve başını masaya yasladı.Çok uykusu vardı.Kısık bir sesle:
-Senin yüzüne 2 gündür uyumuyorum,dedi

işlerin yerinde olduğunu duyunca rahatladı ve ciddiyeti geçti.
Taiga yine uykuluydu... Nasıl böyle olduğunu anlayamıyordu.
"Uyusaydın sende, uyuma mı dedik sana?" dedi alaycı bir ses tonuyla.Bu kızı kızdırmayı çok seviyordu.Kıkırdadı.Garson pastaları getiriyordu.Daha masaya koymadan tabakları kaptı.Bu tadı çok özlemişti.Gizli hastanede ağzından geçen tek şey kuru ekmek ve ilaçlardı.
Çatalını pastaya geçirdi.Bu kutsal tadı yeniden hissetmek bir onurdu.
Çileği daha yutmadan konuşmaya devam etti.
"Yeniler var mı? Işık ekibine mesela... Yada red edilen formlar oldu mu?"
yeniden Eiyou'n başına geçmek harika olacaktı.Özelliklede son darbeyi Cryptoya atacakken.Zaten hastaneye yatması çoğu şeyi etleletmişti.O Kami denen pisliğin bilgisayarına girip tüm bilgilerini zevkle çalmak istiyordu.

Taiga çatalı eline alarak çatalını çileğe batırdı ve ağzını hafifçe açarak çilekten bir ısırık aldı.Çok sevimli görünüyordu.kısık bir sesle:
-Evet...Sayende yüzlerce dosya imzaladım.Binlerce yüz gördüm.Günlerce bilgisayar başında kaldım.Senin için endişelendim ve beyefendinin zevki için hastanede kaldığını öğreniyorum,dedi ve başını tekrar masaya yasladı.

Gelen kişileri duydukça dahada seviniyordu.Halkın uyanmaya başladığını görmek harika bir duyguydu.Gerçek adaleti o getirecekti.Gerçek adalet onun içindeydi.Gerçek adalet oydu!
Kaşlarını çattı.Her istediğini alan biri oldu hep.Yine alacaktı istediğini.Ne kadar kurban verdiği önemli değildi.Gerekirse oda bir kurban olacaktı.Ancak intikamını tüm insanlıktan almadan ölmeyeceğine emindi.
"Çalışmak iyidir Taiga... İstediğimi aldığım zaman sende istediğin kadar uyuyabileceksin zaten..." dedi kıkırdayarak. "Yenilerin formlarını yarın evime getirirsin.Yanında bir-iki ışık üyesinide getir.Sizinle gözlem zamanları hakkında rapor alacağım.Eğer uygun olan biri olursada yeni bir "ışık"ımız doğar."
Ayağa kalkıp üstüne silkeledi.Çoktan pastasını bitirmişti.Vestiyer kızı parmağını şıklatarak çağırdı.Vestiyer paltosunu getirirken Taigaya son şeyleri fısıldadı.
"Hiçbir hata istemiyorum... Bilirsin,hatalardan nefret ederim!" Taiganın gözlerinin içine öyle imalı bakmıştı ki o saniyelerdeki etrafa saçtığı hava, filmlerdekinden farksızdı.
Yavaş adımlarla cafeden çıktı.
Sım-sıcak kafeden çıktığı gibi kendini hissettiren ferah kar havasını içine çekti.Yıldızlar tüm parlaklığıyla tepesindeydi.Birkaç gün sonra oda o yıldızlar gibi parlayacaktı.Havalı adımlarını atarken biranda aklından kaçan birşey geldi aklına.Hesabı yine ödemeyi unutmuştu.Ne zaman Taigayla dışarı çıksa hesabı ödemeyi unutuyordu.Kafasını telaşla arkaya çevirdi.
"Ta-tai-chan bi-bi para i-için pa-patronuna kız-maz değil mi?" dedi miyavlayarak.Taiganın kızgın hali gözünün önünden geçti ve korkuyla sisin arasında kayboldu.

Taiga parayı ödemişti.Kısık bir sesle:
-Madem bu kadar fakirsin neden söylemedin?dedi gülerek.Sonra uzun beyaz ceketini giyerek dışarı çıktı.Pek üşümüyordu.Kış onun mevsimiydi.Sıcaktan nefret ederdi.Karı çok seviyordu.O göz alıcı beyazlığı ve asil görüntüsüyle kendini kara benzetiyordu.Bir mevsim sonra eriyebileceğini biliyordu